14 Mart 2016 Pazartesi

Ne Çok Öldük Yaşamak İçin

Öyle bir ortamdan geçiyoruz ki yazılarımı yarım bırakıp devam edemediğim, yazdıklarımı da paylaşmadığım bir ortam ben bu sayfayı açarken hemen hemen her gün yazı paylaşacaktım. O heyecanla açmıştım. Gündemi değerlendirip, hep birlikte güldüğümüz yazılar paylaşıp, siyasetçileri takdir edip eleştirecektik. Ara ara araştırıp ilginç bulduğum tarih bilgilerini ya da çarptırılan bizlere yanlış anlatılan tarih belgelerinin gerçekliğini yazacaktım.

Akp, Chp, Mhp, Hdp diye ayırmadan hepsi için söylüyorum gençliğin umudunu bitirdiniz. Bu gençlere yazık ettiniz.

Hangi konuya değinsem bilmiyorum. İnanın film gibiyiz keşke "Son" yazısı gibi bir şey çıksa da önümüze sonra "Bu filmde yaşananların hepsi hayal ürünüdür." deseler de biz de rahat bir nefes alsak. Üzgünüm ama yaşadıklarımız tamamıyla gerçek. Ve hayal ürünü olmayan bu ortamda "Son" yazısı hiç hayra alamet olmayacak.
Hükümet terörü araştırmıyor, engellemiyor ve her ay bir patlama oluyorsa kınamaktan öte geçemiyorsa yazıklar olsun.
Muhalefet sesini çıkartıp güçlü muhalefet yapamayıp hükümeti terörü araştırmaya ikna edemiyorsanız muhalefetinize yazıklar olsun. Muhalefet partisi olup vatanın bütünlüğünde, Milliyetçilikten bahsedip terör araştırılmasın diyorsan sana lanet olsun. Bu terör olaylarını kendi maaşlarınızın zammı gibi düşünün hani hiç kimsenin itiraz etmediği milletvekili maaşlarınız gibi oturun çözün. Halk olarak yapabileceğimiz bir şey varsa söz yardımcı olacağız. Siz bu ölen halkın oylarıyla iktidar oldunuz, ana muhalefet oldunuz ya da meclise girdiniz. Sadece maaşlarınızın hakkını verseniz yeter. Lütfen artık bir dur deyin, artık lütfen hükümet yetkilileri olaya el atın. Artık lütfen bir olayı da üstlenin ve biz şurada şu yanlışı yaptık, üzgünüz ama suç bizim deyin. Güvenlik zaafiyeti var engel olamadık deyin. Allah'a aşkına aklımızla dalga geçmeyin. Yanlış politika yaptık, haberini aldık ama üzgünüz engelleyemedik deyin ama lütfen bir şey deyin...
Yoksa biz;
Ansızın bir kör kurşundan ya da bombadan ölmezsek; en iyi ihtimalle hepimiz kahrımızdan öleceğiz..
Hani diyorduk ya;
Irak'ta hergün bombalar patlarken, 50-60 insan ölürken normal hayat nasıl devam ediyor?
İşte
Öğrendik şimdi...
Allah kahretsin ki öğrettiler.
Bizi ölüme, tecavüze, teröre, şehide alıştırdılar, alıştırıldık. Hayır ya bunlarla yaşamaya alışmamalıyız bunlara alışamayız bunları asla kabullenmeyin!
Ölüm zinciri ürkütüyor değil mi? Keşke elimizde ölüm zinciri ile bir örnek olmasa da ben de ölüm zincirinin ne demek olduğunu açıklamakta zorlansam ama maalesef elimizde örnek var.
Ölüm zinciri:
Önce Ali İsmail'i, sonra Ali İsmail'in pankartı önündeki Ali Deniz'i, sonra da o fotoğrafı RT'leyen arkadaşı Ozancan Akkuş'u kaybettik.
Ozancan 10 Ekim patlamasında ölen arkadaşı Deniz için demişti ki;
"Gözlerimizinden akan yaş bile ellerinizdeki kanı temizleyemeyecek o temiz adam her zaman sizin yakanızda bizim kalbimizde kalacak."
Güzel insan sen de bizim kalbimizdesin.
Gök bugün sizler için bu kadar kara, bugün gün sizin için aymadı.
Ne çok öldük değil mi yaşamak için..
Orada masum insanlar katledildi.
Ygs'den çıkan stres atmak için orada olan öğrenciler katledildi. Saçma eğitim sistemimiz içinde tırnağını dişine takıp, gece gündüz hafta sonu demeden. Aylarca uykusuz kalıp geleceği için sınava çalışan çocukların orada geleceğini aldınız.
Evine üç kuruş fazla götürmek isteyen anneyi, babayı aldınız orada.
Orada üniversite gençlerinin canına kıydınız, hayallerini aldınız onlardan.
Orada evlat, eş, arkadaş, sevgili, anne, baba hepsi katledildi. Allah'ım bu nasıl büyük acı.
Elimden bu son olsun demekten başka bir şey gelmediği için özür dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder